Bizden Haberler

  • E-Playout
  • Algae Biodiesel
  • Wastespresso
  • FluAI
  • Plastic Move
  • HÜRRİYET - Murat Özyeğin
  • EKOIQ - İzel Levi Coşkun
  • HABERTÜRK - Ali Koç
  • CAMPAIGN
  • CAMPAIGN - Murat Özyeğin
  • EKOIQ - Metin Akman
  • FORTUNE - Cansen Başaran-Symes & Murat Özyeğin - 1
  • FORTUNE - Cansen Başaran-Symes & Murat Özyeğin -2
  • FORTUNE - Cansen Başaran-Symes & Murat Özyeğin - 3
  • PLATİN - Girişimcilik Kampı - 1
  • PLATİN - Girişimcilik Kampı - 2
  • PLATİN - Girişimcilik Kampı - 3
  • EKOIQ - BASF
  • PLATİN - Erol Bilecik - 1
  • PLATİN Erol Bilecik - 2

Plastic Move - Büşra Köksal | TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2020 Finalisti

DÜNYA GAZETESİ RÖPORTAJ NOTU

Plastic Move- Büşra Köksal | TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2020 Finalisti

 

  1. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Elbette, ben Büşra Köksal. İstanbul Üniversitesi, Fizik bölümünde okuyorum ve Plastic Move’un kurucu ortağıyım. Ekibimizde genel olarak stratejik planlama ve yatırımcı/partner iletişiminden sorumlu kişi benim. Diğer kurucu ortağımız Mert Sugür ise İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği mezunu ve ürün geliştirme ile müşteri iletişimiyle ilgileniyor. Ekibimizin diğer üyeleri Zeynep Özdener Ar-Ge’den, Merve Arıkan iş geliştirmeden, Eslem Güler ise operasyondan sorumlu. Ayrıca kurduğumuz Plastic Move Komünitesi’nde bizler dışında bilinçlendirme çalışması yapan onlarca temsilcimiz var.

 

  1. Girişimcilik sizin için ne anlama geliyor? Girişimci olma kararını nasıl verdiniz?

Girişimcilik benim için “etki potansiyeli yüksek bir güç” anlamına geliyor. Pandemi dönemi bizlere dünya çapında yaşanan bir krizin ne kadar korkunç sonuçlar yaratabileceğini gösterdi. İklim krizi de pandemi gibi tahmin ettiğimiz veya edemediğimiz büyük krizleri beraberinde getirebilir. İklim krizinin pandemide olduğu gibi “aşı” ya benzer kısa süreli çözümleri ne yazık ki olamaz. İklim krizinin çözümüne yönelik bir adım atmamız gerektiğini düşündük. Örneğin plastik problemini çözecek olan tek şey regülasyonlar veya biyoplastikler değil. Şirketler bu konuda çözüm yolu arayışında ve bu nedenle de biyoplastik sektörüne yöneliyorlar. Bununla birlikte günümüzde biyoplastikler mısır tarımı yapmak için üretiliyor. Mısır tarımı yapmak gıda, petrol, su gibi beraberinde birçok kaynağı da daha tüketiyor. Sürdürülebilir olmayan bir modelle ortaya metan gazı salımı yapan bir ürün çıkartmak, bu probleme bir çözüm olamaz. Girişimimizin çıkış noktası ise tam da bu çelişkiyi görmemizle oluştu. Biyoplastik üretmek için kullanılan nişastayı, mısır tarımı yapmak yerine atık ekmeklerin içerisinden alarak, sürdürülebilir bir modelle üretimimizi yapıyor, aynı zamanda döngüsel ekonomiye katkı sağlıyoruz.

 

  1. Girişiminiz hakkında bilgi verir misiniz? (Sizi harekete geçiren 'sorun' neydi? Nasıl bir fayda/çözüm yaratmayı hedeflediniz? Hedef kitleniz kim?)

Plastic Move sadece Türkiye’de yılda çöpe giden 5 milyar atık ekmekten biyoplastik/plastik katkı hammaddelerini üreten bir biyoteknoloji girişimi. Plastik üretici ve tüketicilerin kullandıkları plastik hammaddesini biz Plastic Move ürünü ile şimdilik %20 oranına kadar azaltıyoruz. Girişimimiz kurumsal şirketleri Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda yer alan karbon vergisi gibi regülasyonlara hazırlıklı kılmayı ve aynı zamanda bilinçlenen toplum ve bununla birlikte müşterilerinden gelen olumlu ilginin de artmasını hedefliyor.

 

  1. Fikrinizi hayata geçirme sürecinde karşılaştığınız zorluklar neler oldu? Bundan sonraki adımda (pazarda yer bulma/ pazarlama vs) karşılaştığınız zorlular nelerdi?

Hiçbir yerden fon almadan, tamamıyla bir biyoteknoloji işi yapmak oldukça zor. Üniversiteler laboratuvarlarını öğrencilerin kullanımına açmaya, hocalar ise iş birliğine pek hevesli değil. Hammadde temin etmek bir o kadar zor. Deney aşamasını bitirdiğinizde, üretim yapabileceğiniz yeniliğe açık sanayi kuruluşları bulmak da maalesef kolay değil. Son aşamada yapmanız gereken testleri gerçekleştiren laboratuvarlar ise oldukça pahalı. Kısacası ürününüzün istediğiniz değere ulaşması için yine ve yine fon bulmaya ihtiyacınız oluyor. Bu nedenle Türkiye’de tüm kurumlar start-up dostu olmalı diyoruz ki bu şekilde başarılı girişimler ortaya çıkartabilelim.

 

  1. Bu süreçte kimlerden destek aldınız? (mentorluk/yatırım vs)

TÜSİAD ailesi elbette ki bize gerçekten çok yardımcı oldu. TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! süreci bu açıdan bize yepyeni kapılar açtı. Yarı finalde eşleştiğimiz rehberimiz Keyan Zülfikari ve KTM Kimyevi Maddeler sayesinde ilk endüstriyel üretimimizi gerçekleştirme ve testlerimizi yapma fırsatı bulduk. Onların desteği olmasaydı ürün üretimimiz için vakit kaybedebilir ve Pazar hakkında bu kadar ayrıntılı bilgiye sahip olamazdık. Alanımızda en uzman kuruluşlardan biri olan BASF ve onun CEO’su Rami Bey ile de TÜSİAD sayesinde tanıştık, ondan mentorluk alma fırsatımız oldu ve hala almaya da devam ediyoruz. TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Çalışma Grubu Başkanı Dr. İzel Levi Coşkun ve TÜSİAD Girişimcilik Direktörü Seda Köknel ise her daim bizlere mentorluk ve destek için yanımızdalardı.

TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! girişimcilik programının yanı sıra bu süreçte ÜNLÜ&Co Kadın Girişimciler Akademisi’nden ve İş Bankası’nın yürüttüğü Workup programından destek aldık. Aldığımız desteklerle girişimimizi geliştiriyoruz ve daha emin adımlarla ilerliyoruz. Geçtiğimiz günlerde ise girişimimiz Social Impact Award Türkiye kazananı oldu ve bu program kapsamında Türkiye’yi globalde Plastic Move ile temsil edeceğiz.

 

  1. Türkiye’deki girişimcilik ekosistemini genel anlamda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de bilim yapmak oldukça zor. Girişim olarak da girişimci olarak da oldukça zorlanıyoruz. Biyoteknoloji girişimlerinde ürün fon almadan çok zor ortaya çıkıyor ve genellikle yatırımcılar ürün ortaya çıkmadan bu işe girmek istemiyorlar. Ar-Ge işi yapan erken aşama girişimler için kesinlikle daha fazla kaynak yaratılması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca devlet ve özel sektörün daha geniş çapta işbirliğine açık olması gerekli. Start-up’ların kurumsal firmalarla iş birliği içerisinde ürün geliştirmesi gerekiyor, maalesef ki birçok firma ise bizlerden hazır ürün beklentisindeler. Bizler ise gerekli yatırım olmadığı takdirde yeni ürün geliştirmesini yapamayız.

 

  1. Bu süreçten aldığınız dersler neler oldu? Başarısızlık dönemleriniz oldu mu?

Elbette oldu. Olmaya da devam edecek. Aldığımız en büyük ders girişimcilikte tek bir doğrunun olmadığı. Örnek verecek olursam, bir konuda aynı alanda iki uzman size birbirlerinden zıt tavsiyeler verebiliyor. Geri bildirimleri doğru bir şekilde okumak ve dersler çıkarmak çok önemli. Ancak ne olursa olsun projeyi en iyi bilen kişiler olarak, kararı verecek olan girişimcilerin ta kendisi.

Başvuru dönemi 1 Kasım 2018’de açılacaktır